The Building Of National Identity In The Austrian Republic After The World War I (1919-1938)

Abstract

Who is an Austrian? What elements have been emphasized in the formation of Austrian identity? Is it based on ethnic or religious affiliation, or rather on political membership and determination? This study delves into the political process of national identity construction in the First Austrian Republic, established after the dissolution of continental Europe’s last multi-national empire, the Austro-Hungarian Empire, and examines the divergent paths of nationalism within this context. The research, which mainly reviews literature in German, is conceptually confined to nationalism's national identity policies; thus, it focuses on the period between the establishment of the Austrian Republic and its annexation by Nazi Germany. Following World War I, nationalism in Austria merged with the Pan-Germanist integrative perspective in the context of the Social Democrats' economic motivation for unification with Germany. By the early 1930s, nationalism underwent an ideological mutation and transformed into clerical fascism.

Avusturyalı kimdir? Avusturyalı kimliğinin terkibinde hangi unsurlar ön plana çıkmıştır? Etnik ya da din merkezli bir aidiyet midir yoksa siyasî bir mensubiyete ve iradeye mi müstenittir? Bu çalışma, kıta Avrupası’nın son çok uluslu imparatorluğu Avusturya-Macaristan Devleti’nin dağılışı sonrası kurulan Birinci Avusturya Cumhuriyeti’de millî kimlik inşasının politik sürecini ve bu süreç içerisinde milliyetçiliğin çatallaşan yollarını ihtiva etmektedir. Yoğunluklu olarak Almanca literatürün tarandığı çalışma, kavramsal olarak milliyetçiliğin ulusal kimlik politikaları ile sınırlandırılmıştır; bilvesile çalışmada Avusturya Cumhuriyeti’nin kuruluş yılı ile Nazi Almanya’sının ilhakı arası dönem incelenmiştir. Birinci Cihan Harbi sonrasında Avusturya’da milliyetçilik, sosyal demokratların ekonomik sebeplerle Almanya’yla birleşme motivasyonu bağlamında panist-bütünleşmeci anlayışla melezleşmiştir. 1930ların başında ise milliyetçilik, ideolojik mutasyona uğrayarak klerikal faşizme dönüşmüştür.