Rüya Motiflerinin Tanrı Tasavvuru ile İlişkisine 'Jungçu' Bir Çözümleme
Özet
Birçok psikanalist, her toplumdaki en gizemli olaylar olan rüyalar ve Tanrı tasavvuru üzerinde çalışmıştır. Bunlardan en bilineni konuları bilimsel bir yöntem ve yaklaşımla açıklamaya çalışan Carl Gustav Jung'dur. Jung'a göre kişinin Tanrı'ya yönelik duygu ve düşüncelerini ifade eden Tanrı tasavvuru, belirli bir psikolojik durumun sembolik bir ifadesidir. Bu bakımdan olumsuz bir Tanrı tasavvurunun kişinin manevi durumuyla yakından ilişkili olduğunu düşünmektedir. Rüyaların Jungçu bakış açısıyla kişinin Tanrı tasavvuru ile rüya motifleri arasındaki ilişkinin ortaklığı üzerine kurulabileceğinin gözlemlenmesi, çalışmamızın konusunun bu çerçevede ele alınmasına olanak sağlamıştır. Bu çalışmada farklı Tanrı tasavvuruna sahip üniversite öğrencilerinde görülen rüyaların içeriği incelenmiş ve etkileri çeşitli sosyodemografik faktörlerle birlikte değerlendirilmiştir. Araştırmada nicel araştırma desenlerinden biri olan ilişkisel model ve anket tekniği kullanılmıştır. 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Türkiye'deki üniversitelerde öğrenim gören 273 katılımcıdan (%56,8: kadın, %43,2: erkek) oluşan bir grup üzerinde gerçekleştirilmiştir. Sonuçlara göre sadece Tanrı Tasavvurları Ölçeği’nin sevgi yönelimli Tanrı tasavvuru alt boyutunda ortancanın üstünde yüksek düzeyde puan aldıkları, korku yönelimli Tanrı tasavvuru alt boyutunda ise ortalamanın oldukça altında puan aldıkları belirlenmiştir. Bu doğrultuda elde edilen sonuç katılımcıların Tanrı tasavvurlarına göre dağılımlarının farklılaştığı yönünde olup araştırmamızın katılımcılarının genel olarak olumlu bir Tanrı tasavvuruna sahip oldukları söylenebilir. Katılımcıların yaşamlarında en çok gördükleri rüya şeması ise tatminsizlik/doyumsuzluk şeması, en az gördükleri rüya şeması ise gerçek dışılık şemasıdır. Bu doğrultuda öğrencilerin paranoyak içeriğe sahip rüyaları çok az gördükleri; aç gözlülük ve tatminsizlik içerikli rüyaları ise sıklıkla gördükleri belirlenmiştir. Ortaya çıkan bu sonuç ile katılımcıların rüya motiflerinde dağılımlarının farklılık gösterdiği söylenebilir. Bununla birlikte sevgi yönelimli Tanrı tasavvuru ile gerçek dışılık ve kötülük kuruntusu arasında istatistiki olarak anlamlı düzeyde korelasyon ilişkisi olduğu bulgulanmıştır. Sonuçlara göre sevgi yönelimli Tanrı tasavvuru gerçek dışılık ve kötülük kuruntusu rüya şemaları ile ilişkilidir. Fakat sevgi yönelimli Tanrı tasavvuru ile diğer rüya motifleri alt boyutları olan şişirilmiş kendilik ve tatminsizlik/doyumsuzluk arasında anlamlı düzeyde ilişki yoktur. Yine korku yönelimli Tanrı tasavvuru ile gerçek dışılık ve kötülük kuruntusu rüya şemaları arasında da anlamlı ve pozitif yönde ilişki olduğu saptanırken, şişirilmiş kendilik ve tatminsizlik/doyumsuzluk alt boyutu ile anlamlı bir ilişki olmadığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte gerçek dışılık ve kötülük kuruntusu rüya şemaları puanları yüksek olan kişilerin de korku yönelimli Tanrı tasavvuru puanlarının yüksek olduğu görülmüştür. Bu verilere bağlı olarak gerçek dışılık ve kötülük kuruntusu rüya şemaları puanları yüksek olan kişilerin, korku yönelimli Tanrı tasavvuru puanlarının da yüksek olduğunu, sevgi yönelimli Tanrı tasavvuru puanlarının ise daha düşük olduğu söylenebilir. Elde edilen sonuçlardan yola çıkarak, korku odaklı bir Tanrı tasavvuruna sahip olan öğrencilerin sıklıkla kötü olayların yaşandığı rüyaları ve aşırı endişe ile korkuyu ifade eden paranoyak içeriğe sahip rüyaları tecrübe ettikleri; sevgi düzeyindeki artışla ise ters orantılı olarak azaldığı söylenebilir. Sonuç olarak kişinin dış dünyayı doğru algılayabilmesi, anlayabilmesi ve yaşadığı ruhsal ıstıraplarını çözümleyebilmesi için önceliğin iç dünyasının parçaları olan rüyalar ile Tanrı tasavvurunu anlamaktan geçmektedir.
Sayı
20Bağlantı
https://doi.org/10.52886/ilak.1429086https://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/1288877
https://hdl.handle.net/20.500.12450/4074