TOKAT’TA BULUNAN 14. YÜZYILA TARİHLENEN BAĞIMSIZ TÜRBELER ÜZERİNE MİMARİ BİR DEĞERLENDİRME
xmlui.dri2xhtml.METS-1.0.item-rights
info:eu-repo/semantics/openAccessDate
2022Metadata
Show full item recordAbstract
Türkler’in Anadolu topraklarındaki hâkimiyeti sonrası Anadolu’da yaygınlaşan İslami anıt mezar geleneği ile çok sayıda türbe inşa edilmiştir. Türbeler, yaptıran kişinin ve/veya ailesinin genellikle gömülü olduğu küçük boyutlu ve kişiye özel yapılar olması sebebiyle, form, yapı malzemesi, yapım tekniği ve süsleme açısından çok çeşitlilik gösteren bir yapı tipi olmuştur. Bu çalışmada; inşa edildikleri dönemdeki olası kültürel etkilenmelerin türbe mimarisine yansımasını incelemek üzere, günümüzde Tokat şehir merkezinde bulunan bağımsız türbeler arasında inşası Tokat’ın İlhanlı hâkimiyetinde bulunduğu 14. yüzyıla tarihlenen Burgaç Hatun Türbesi, Erenler Türbesi ve Nurettin İbn-i Esentimur Türbesi ele alınmıştır. Nitel araştırma yönteminden yararlanılarak oluşturulan bu çalışmada, seçilen türbelerin mimari ve sanatsal açıdan özellikleri karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Araştırma kapsamında literatür taraması yapılmış, Tokat Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden yapılarla ilgili belge, bilgi, çizim, fotoğraf ve raporlar temin edilmiş ve arazi çalışması yapılarak yapılar yerinde incelenmiş ve bugünkü durumları fotoğraflanarak kayıt altına alınmıştır. Sonuç olarak, Burgaç Hatun Türbesi, Anadolu’nun en erken altıgen türbelerinden biri olması ve Bizans mimarisinde yaygın olarak kullanılan taş-tuğla almaşık tekniği ve yonca biçimli süs çömleklerinin uygulanmış olması dolayısıyla diğer iki türbeden farklılaşmaktadır. Erenler Türbesi’nin ise baldaken tipi türbelerin ilk örneklerinden biri olarak Anadolu’da İslamiyet öncesi ve sonrası yapı örneklerinin İran ve Orta Asya’dan gelen mimari ve sanatsal etkilerle yorumlanmış bir örneği olduğu anlaşılmaktadır. Tuğladan inşa edilmiş, yıldız planlı piramidal külahıyla dikkat çeken Nurettin İbn-i Esentimur Türbesi ise doğu cephesinde yer alan barok karakterli pencere süslemesi ile özelleşmektedir. Bu üç türbe birlikte değerlendirildiğinde, Bizans mimarisi ve sanatı etkisi, Anadolu Selçuklu geleneklerinin devam ettirildiği ve 13. yüzyılın ikinci yarısından sonra gerçekleşen Moğol baskısıyla Anadolu’ya gelmiş olan grupların sanatsal tesirleri altında kaldıkları görülmektedir.
Volume
15Issue
59URI
https://doi.org/10.29228/Joh.63381https://search.trdizin.gov.tr/yayin/detay/1131969
https://hdl.handle.net/20.500.12450/3228