ÖLÜM ALGISI BAĞLAMINDA DEFİN KÜLTÜRÜ VE MEKÂNSAL SAPMA: MÜZELERİN ÖLÜ GÖSTERİMİ
xmlui.dri2xhtml.METS-1.0.item-rights
info:eu-repo/semantics/openAccessDate
2022Metadata
Show full item recordAbstract
Yeryüzünde varlığını kalıcı kılma çabasında olan insanın/toplumların en büyük kaygısı yok olmaktır. Kendisinin yokluğunda devam eden zamanda yeryüzü, öncekilere mezar olurken yeni varlıklara yaşam sunmaktadır. Tabiatın mizacını bir yasaya indirgeyerek sınırlandırmaya kalktığı "ölüm yasasını" değiştirmek hatta tamamen kaldırmak isteyen insanın paradoksu tam da buradadır. Tüm bu hezeyanlara rağmen toplumlar, geri dönüşü ve döndükten sonra ölümsüzlüğe ulaşılacağını vadederek mekânı tasarlamaktadır. Kültürlerin belirleyiciliğinde, şekillenen cenaze ritüelleri toplumlar arasında farklılık gösterse de hepsinde değişmez olan, defin kültürünün varlığıdır. Tarihsel süreçte, medeniyetlerin birbirleriyle girdiği etkileşimle değişen defin kültürünün mekânla ilişkisinin ele alındığı çalışmada, on dokuzuncu yüzyılla birlikte yaşanan keskin değişim incelenmiştir. Bu değişimin gözlemlendiği yerler, modernleşme sürecinde temsil gücüyle donatılan kent müzeleri olmuştur. Avrupa’dan ithal edilen modern müze kültürü beraberinde sömürü anlayışını getirmiştir. Fakat bu sefer sömürülenler sadece mezarlardaki ölülere ait eşyalar değil bizatihi ölü bedenler olmuş ve tarihin koruyuculuğu söylemiyle müzelerde sergilenmeleri meşrulaşmıştır. Varlıklarının bir ayağını modernleşmeye diğer ayağını evrenselleşmeye koyarak dengede kalmaya çalışan toplumlarda tabu olan ölülerin dahi nesneleşmesi, hiçbir şeyin sömürüye konu olmaktan kurtulamayacağını imler. Had çizgisinin silindiği modern çağın toplumlarının katlanmayı göze aldığı bedel ise medeniyetlerini doğuran ve ayakta tutan geleneğin yok oluşudur.
Volume
24Issue
3URI
https://doi.org/10.16953/deusosbil.1083486https://search.trdizin.gov.tr/yayin/detay/1132601
https://hdl.handle.net/20.500.12450/3072